Ayasofya'nın planını çizen bir 'ermiş

Ayasofya ismindeki “aya” sözcüğü kutsal, azize anlamlarına; “sofya” sözcüğü ise Eski Yunancada “bilgelik” anlamına gelen “sophos” sözcüğüne işaret etmektedir. Dolayısıyla Ayasofya ismi “ilahi bilgelik” veya “kutsal bilgelik” anlamlarını karşılamaktadır. Bu anlamlarla da Ortodoksluk mezhebinin kabul ettiği üzere, Tanrı’nın üç niteliğinden birisini simgelemektedir.
Rivayete göre, Bizans İmparatoru 1. Justinianos Ayasofya’yı yaptırmak için en ünlü mimarları İstanbul’a davet eder. Mimarlardan, yaptıracağı kilise için
taslaklar hazırlamalarını ister. Fakat çizilen taslakların hiçbirisini beğenmez. Bu şekilde bir süre kararsız olarak devam etmek imparatoru oldukça üzer ve umutsuzluğa sevk eder. Umutsuz geçen günlerinden birinde, gece uyuduğunda bir rüya görür…
Rüyasında kiliseyi yaptırmayı planladığı alanda nur yüzlü bir ihtiyar vardır. Bu ihtiyarın yanına giden imparator, onun elinde tuttuğu levhaya dikkat kesilir. Levhada, tam da imparatorun istediği gibi bir kilise resmi çizilidir. Bunu gören imparator Tanrı’ya dua ederek kilisesini yaptırabilmek için resmin kendisinde olmasını diler.
İhtiyar, imparatorun bu duasını duyduğunda ona döner ve “Al bu resim senin olsun…” diyerek levhayı ona uzatır. Sevinç içinde resmi elleri arasına alan imparator, rüyası soluklaşıp gözden yitmek üzereyken “Peki kilisenin ismi ne olsun?” diye ihtiyara sorar. Yaşlı adam, “Kuracağın kilisenin adı Ayasofya olacak!” der.